30 Mayıs 2009 Cumartesi

THE HAPPENING


RÜZGAR BİZİ SÜRÜKLEYECEK

Bir filmi yapmak için en önemli şey güzel bir fikrin ortaya çıkmasıdır. Fakat sadece bir fikir film yapmak için yeterli değildir. Bu fikrin tüm film süresi boyunca izleyiciyi etkilemesi için başka şeylere de gerek vardır. Farz-ı misal iyi bir senaryoya. "The Happening" filmini izleyen herhangi biri künyede yönetmenin adını görmese ilk filmini çeken birinin eseri olduğunu düşünür. Fakat filmi çeken M. Night Shyamalan olunca insan iki kere filmi sevmiyor. Filme bakınca hikaye çok güzel bir yerden başlıyor. Doğa intikamını insanlardan alıyor. Düşman doğa olunca da bu düşmandan kaçmak o kadar kolay olmuyor. Nefes aldığımız hava, esen rüzgar, üstünde yürüdüğümüz yeşillikler... Her yerde bu düşman karşımıza çıkabiliyor. Ama bu iyi fikir filmde bir türlü işlemiyor. Konu sizi ilk on dakikada etkiliyor, sonra da orda duruyor. Bize de geri kalan dakikalarda belki bir kıvılcım yanar diye heves etmek kalıyor. İlk filmini çeken yönetemenler çoğunlukla iyi bir fikir bulunca hemen film çekmeye heveslenirler. Ama içlerinden yetenekli olanları diğer filmlerinde bu çocukça heveslerinden sıyrılmaya başlarlar. Ama iyi kötü bir yeteneği olan ve birçok film çeken Shyamalan neden ters istikamette yön alıyor, inanın çözemedim. Son kredisini de tüketen yönetmenin bir sonraki filminde ne yapacağı inanın hiç ilgimi çekmiyor.

Hiç yorum yok: